(ÜÇ…’TEN SONRA)
Şimdi kızgınsın bana şimdi her şey değişti
Söyle bana elimi tuttuğun mu yalandı?
Sanma kırgınım sana sanma bu kalp döğüştü
Söyle bana gözüme baktığın mı yalandı?
–
Hangisini sayayım derin derin bakardın
Her bakışla yeniden yüreğimi yakardın
Bazen rujlar sürerdin bazen çiçek takardın
Söyle bana özüme aktığın mı yalandı?
–
Birlikte olunan an hiç bitmesin isterdin
Evet, katlandın bana büyük sabır gösterdin
Gönül denen sofrayı gelip önüme serdin
Sen de yoruldun artık bıktığın mı yalandı?
–
Tamam, kırılmışsın sen kırgınlığın sevgiden
İnsan nasıl hoşlanmaz gösterdiğin ilgiden
Akıl baştan çıkarsa uzak kalır bilgiden
Akıl şirazesinden çıktığın mı yalandı?
–
Bir tek güzel gülüşün ahengine kanmışsın
Çıra gibi tutuşup volkan gibi yanmışsın
Benden önce yanmamış yanıyorum sanmışsın
Aşkı ilk kez benimle tattığın mı yalandı?
–
En olmaz zamanlarda en olmaz şeyler yapıp
Sevgi sözcükleriyle çorak gönlüme akıp
Olmazları görmeden beni peşine takıp
Son nefeste ömre can kattığın mı yalandı?
–
Aşk denilen ilmeği yavaş yavaş işledin
Bazen hayaller kurdun bazen beni düşledin
Her şey bitti sanarken bak yeniden başladın
Çıra gibi gönlümü yaktığın mı yalandı?
–
Yalan mıydı yanaktan usul usul öpüşün?
Yalan mıydı karşımda söyle boyun büküşün?
Yalan mıydı konuşup bülbül gibi ötüşün?
Söyle bana kalbime sıktığın mı yalandı?
–
Tamam, sıktın diyelim ölmedim ben süründüm?
Ben hiç mutlu olmadım mutlu gibi göründüm?
On binlerin içinde yalnızlığa büründüm?
Nişan alıp alnıma çaktığın mı yalandı?
*
MEHMET AKİF ÖNDER